Yaşam tarzımız sanayileşme ile çok hızlı değişti. Bedenimizin hareketliliği azalırken, hızlı sindirilen gıdalar beslenmemize girdi. Bu yaşam tarzı ve beslenme düzeninin bedenimize uygun olmadığı düşünülüyor. Bir çok bilimsel araştırma ile özellikle son 10 yılda bu düşüncenin doğruluğu kanıtlanıyor.
Örneğin, topuklu bir ayakkabı ile ormanda yürümek pek uygun değildir. Aynı mantıkla şehirlerde yaşayan insanların yaşam tarzı da bedenlerine uygun değildir. Çünkü birkaç nesil önceye kadar yemek yiyip hayatta kalmak için oldukça fazla hareket etmek zorundaydık. Şu an gün boyu oturarak yaşıyoruz. Beslenme tarzımız da günümüzdeki gibi değildi. Artık daha fazla işlenmiş gıda ile, bolca ve hızla besleniyoruz.
Yani hareket etme süremiz azaldı, hareket etme şekillerimiz değişti. Aynı zamanda yemek yeme sürelerimiz ve birçok gıda maddemiz değişti. Sonuçta bedenimize uygun olmayan bir yaşam tarzı içerisindeyiz. Öncelikle günlük hareket etme süremizi uzatmalı, günlük hayatta yaptığımız hareketlerin tekniklerini öğrenmeli, bedenimizi nasıl kullanmamız gerektiğini anlamamız gerekli. Bununla birlikte beslenme tarzımızı gözden geçirmeli. Yemek yeme zamanı, içeriği ve yiyecek seçimlerimizi ona göre yapmalıyız. Böylelikle hızla değişen ve bizim için uygun olmayan şehir hayatına bedenimizi uygun hale getirebiliriz.
Hareket etme konusunda antrene ettiğim sporcularımla adım adım ilerleme kat ediyoruz. Hareketle birlikte halkanın diğer yarısı olan beslenme konusunda da bir bakış açısı yaratmak istiyorum. Bu yüzden bu yazıda antrenörlüğün dolaylı bir parçası olan beslenme konusu hakkında kitaplardan, makalalerden edindiğim bilgileri toparlayarak paylaşmak istedim.
Beslenme konusu ciddi bir iştir. İşin uzmanları size göre en uygun ve en doğru bilgileri verebilir. Daha da önemlisi hedefiniz doğrultusunda sağlıklı stratejiler sunabilir. Bu yazıda benim amacım, ahkam kesmeden, doğru olduğu bilimsel kanıtlar içeren bilgileri kullanarak her insanın kendi bedenine uygun bir yaşam tarzına karşı bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olmaktır.
Bu bilgilerle kimseye bir tavsiye vermiyorum, amacım yararlandığım kaynaklardan çıkardığım sonuçları paylaşmaktır. Beslenme kişiden kişiye, kişinin içinde bulunduğu koşula ve hedefine göre değişir.
1- Bilgiyi Doğru Kullanmalı...
Beslenme, hayatımızı sürdürebilmemiz açısından önemli olduğu için gerekli ve gereksiz olabilen birçok bilgiye sahip olduğumuzu gözlemliyorum. Bu kadar bilgi arasından doğru muhakeme yapıp, hangi bilgiyi ne şekilde ve ne zaman kullanmamız gerektiğini bilmemiz gerekli.
Her bilgi her koşulda doğru olmayabiliyor. Yani bilgimiz doğru olsa bile onu doğru kullanmayı da öğrenmeliyiz. Beslenmenin en önemli kısmının bu olduğu kanaatindeyim.
Örneğin, diyelim ki ara öğün ile beslenmenin iyi olmadığı bilgisine sahibiz. Bu bilgi doğrultusunda on yıllardır ara öğünle beslenen bir kişinin aniden ara öğünü bırakması onun için pekte iyi olmayabilir. Eğer gerçekten ara öğünü bırakma kararı aldıysanız, adım adım bu hedef doğrultusunda çalışılmanız gerekir. Bu hedefi yönlendirecek bir uzmandan danışmanlık alınmalıdır.
2- Kiloya Değil Yağ Oranına Bakmalı...
Zayıf, şişman, göbekli veya bölgesel yağ gibi kavramların hepsi oldukça göreceli kavramlardır. Bu tarz sıfatları kullanmadan, kiloya takılmadan, sadece yağ oranınıza göre bir değerlendirme yapmak gerektiği bakış açısına sahibim. Çünkü aynı kiloda ve aynı boyda olan iki kişiden biri yüksek yağ oranına, diğeri ideal yağ oranı sahip olabilir.
Ayrıca kilo denen şey birkaç saatte kolaylıkla değişebilir ama yağ oranınız hemen değişmez. Kilonuzun kaç olduğundan ziyade yağ oranınızın kaç olduğu önceliklidir.
Örneğin; sabah ve gün içinde kilonuz farklı olabilir. Ama günlük hayatta vücudunuzda 4-5 saatlik bir arayla çok ciddi bir yağ eksilmesi pek mümkün olmaz.
3- Yaşam Tarzımızdaki Hızlı Değişim...
Beslenme konusu ve bununla bağlantılı yağ oranınız yaşam tarzınızın bir ürünüdür. Yaşam tarzımızı ve beslenmemizi yoluna koyarsak birçok hastalığa karşı koruma kalkanı yaratacağımız düşünülüyor.
Bazı kişilerin obeziteye meyili olabilir, beslenme ve yaşam tarzlarını olumlu olarak değiştirseler de bundan kurtulamayabilirler. Fakat ideal beslenme planında, modern çağ hastalıklarından uzak kalmak için, yaşam kalitesini arttırmak için yaşam tarzımızı olması gerektiği yönde değiştirilmesi gerekir. Bu tarz kişilerin de hızlı bir şekilde hekime görünmesinde fayda vardır.
Bizler şehirde yaşamanın vermiş olduğu etki ile hızlı sindirilen, hazır gıdalara maruz kalıyoruz. Oysa ki 2-3 kuşak öncemiz bu gıdalara bu kadar maruz kalmıyordu. Nenemiz ve dedemizin yaşam tarzı ile bizim aramızda büyük farklar var. Dedemizin dedesi ile ise neredeyse alakasız bir yaşam tarzı sürüyoruz. Bu kadar hızlı değişimi bedenimiz kaldıramadığı düşünülüyor.
Yaşam tarzımızla birlikte beslenme tarzımızı da dedemizin dedesine benzer şekilde çevirmek iyi fikir olabilir. Bunun içinde işlem görmüş her türlü gıda maddesini sorgulayıp, bazılarına karşı da ölçülü olmak gerekir.
İşlenmiş gıdaya örnek verirsem, ekmek; buğdayın işlemden geçmesi ile olur, salam; etin işlemden geçmesi ile olur, şeker; pancarın veya mısırın işlemden geçmesi ile olur, haliyle mesafeli durmakta fayda vardır.
4- İnsülin Direnci...
Yukarıda bahsettiğim hayat tarzımızın değişmesi ile birlikle beslenme tarzımız da değişti. Bulunduğumuz çağda bolluk içerisinde, enerjisi çok yüksek gıdalarla ve sürekli bir halde besleniyoruz. Doğasında oldukça uzun süreler aç kalabilen insan bedeni artık birkaç saat içerisinde acıkıyor. İnsülin hormonu beslenme konusunda çok önemli bir yere sahip.
İnsülin, kandaki şekerin hücre içerisine girmesini sağlayan bir hormondur. (1)
Yani yemek yediğiniz anda otomatik olarak kan şekeriniz ve insülin hormonu seviyeniz yükseliyor. İnsülin, kan şekerini dengelemek için bu şekerin bir kısmının hücrelere girmesini sağlıyor. (6)
Eğer insülin sistemi görevini yapamıyorsa, yemek yedikten sonra kan şekeriniz yükselir ve onu dengeleyen bir şey olmadığı için diabetik komaya girersiniz. İnsülin Hormonu eksikliği sonucu ortaya Tip1 diabet çıkar.(2) Halk arasındaki adı doğuştan şeker hastalığıdır.
Şimdi toparlayalım, hayat tarzımız çok hızlı değişti ve vücudumuz hala bu değişime ayak uyduramadı. Hayat tarzımız ile beslenme tarzımız değişti. Yeni beslenme tarzımız ile çok fazla, çok yoğun ve çok sık yemek yer olduk. Bu da artık vücudumuzda çok fazla ve çok yoğun insülin kullanılıyor demek oluyor. İşte bu insülin sisteminizin etkili çalışmaması, kandaki şeker seviyesinde yüksekliğe bağlı olarak kan şekerinin dengesiz düşüşüne de reaktif hipoglisemi deniyor. (5) Yani insülin sisteminin ayarı bozuluyor. Görevini zamanında ve yeteri kadar yerine getiremiyor. Bunun sonucunda da kan şekerini zamansız bir şekilde düşürüyor.
İnsülin çok fazla çalıştığı için dokular İnsülin’e duyarsızlaşabiliyor. Ayrıca İnsülin üretimi olup vücudumuz bir şekilde bu İnsülin'i gerektiği gibi kullanamıyorsa, karşımıza Tip2 diabet yani halk arasındaki adıyla sonradan gerçekleşen şeker hastalığı çıkıyor. (4)
İnsülin bir hormon ve vücudumuzdaki bütün hormonlar birbirleri ile bir denge halinde çalışıyorlar. Bu insülin mekanizmasındaki bozukluğun, bu dengesiz çalışmanın ürünü olarak diğer hormonlarımızın çalışmasını da olumsuz etkileyebilir.
Tekrar edersek, hızla değişen beslenme tarzımız ile çok fazla, çok yoğun ve çok sık yemek yememiz insülin sistemimizi bozuyor. Artık insülin etkili ve dengeli bir şekilde çalışamıyor. Bu duruma insülin direnci veya metabolik sendrom deniyor. (3)
İnsülin direnci yani metabolik sendrom birçok hastalığın oluşmasında ilişkilendiriliyor.(5)
(Prof. Dr. Ahmet Aydın'ın 7'den 70'e Taş Devri Diyeti Kitabı'ndan alınmıştır.)
5- Beslenme Stratejisi Oluşturun...
Beslenme konusunda çok fazla bilgi sahibiyiz. Bu bilgileri amacımıza ve hedefimize göre uygulamamız gerekli. Öncelikle beslenme konusunda amacınız ne olacak buna karar vermeniz gerekiyor. Ondan sonra stratejik hedef doğrultusunda bir beslenme şekline geçmeniz gerekir.
Mesela beslenme ile alakalı hedefler şöyle olabilir.
Kilo almak
Kilo vermek
İdeal kiloda kalmak
Sağlıklı beslenmek
Hastalıklara direnç oluşturmak
Damak zevki almak
Sarhoş olmak
Mutlu olmak
Örneğin, ideal yağ oranında olan bir kişi kilo almak istiyorsa başka, sağlıklı kilo vermek istiyorsa başka bir beslenme programı uygulayabilir.
Bu stratejiye karar vermek için mutlaka işini düzgün yapan bir beslenme uzmanından yardım alın. Fakat beslenmeniz, yaşam tarzınızla alakalı olduğu için, elinize hazır verilen listelerle değil, ideal beslenme planında size hangi besin maddesini hangi amaç doğrultusunda yemeniz gerektiğini öğreten bir beslenme uzmanı olmalı. Size doğru bir beslenme tarzı öğretmeli. Hazır olarak önünüze konan her şey gelişimi engeller.
Bu bir yolculuk, hiç bitmeyen bir yolculuk, hep akan bir ırmak gibi... Kendinizi, bedeninizi, duygularınızı, fizyolojinizi farketmeye ve keşfetmeye çalışın. Kendinize uygun bir yaşam tarzı oluşturun.
Referanslar
http://www.turkdiab.org/bilgiler.asp?lang=TR&id=73
http://www.turkdiab.org/bilgiler.asp?lang=TR&id=71
http://www.reaktifhipoglisemi.com/Tr/content3.asp?m1=1&m2=3&m3=120
http://www.turkdiab.org/diyabet-hakkinda-hersey.asp?lang=TR&id=
7’den 70’e Taş Devri Diyeti, Prof. Dr. Ahmet Aydın
Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC’si: Karatay Diyeti, Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay
Comments