Besinler soframıza gelene kadar bir çok aşamadan geçiyor. Nüfusun artışı ile talep arttı ve üreticilerin de maksimum karlılık anlayışı ile besin ürünleri olması gerektiği şartlardan uzaklaşmaya başladı.
Besin maddelerinin her biri ekosistemin parçalarıdır. Dolayısıyla içerisinde bir yaşam vardır. Zaten besin maddesinin bize yaşam sunmasının nedeni de; içinde bir yaşama sahip olması değil midir?
Standartlaştırma, raf ömrünü uzatma ve kaybı düşürme gibi karlılığı arttıran işlemlerden besin maddelerini geçirince elbette işin içinden canlılar çıkıyor. Besin maddeleri cansız bir yapıya dönüşüyor.
Şöyle örnek vereyim; diyelim ki işiniz çiftçilik ve bu işten hayatınızı sürdürüyorsunuz. Bu yıl ektiklerinizden maksimum 100 kg ürün almayı hedefliyorsunuz. Fakat tohumlarınız bu sene verimli çıkmamış, hava şartları pek yolunda gitmemiş ve ürünlerin bir bölümünü de zararlı böcekler yemiş olsun. Bu durumda 50 kg ürün almış olun. Bu 50 kg ürünü de satıcıya gönderirken birazı yolculukla deforme olsun, elde ne kalır?
Bu yüzden maksimum karlılık düşüncesi ve halkın ucuza doyması için o ürünü en dayanıklı olan tohumla ekersiniz ki % 100 tüm tohumlar verimli olsun, çeşitli sanayide üretilmiş gübreleri koyarsınız ki ürünler daha kolay gelişsin ve büyüsün, böcek ilacı sıkarsınız ki böcekler yemesin, sonra saklarken de içerisine koruyucu ürünler katarsınız ki yolda, depoda bozulmasın.
Ekonomik olarak baktığınızda her şey olması gerektiği gibi. Fakat ekolojik olarak, insan sağlığı boyutunda baktığımızda durumun hiç bu kadar iyi olmadığı düşünülüyor.
Ortamda bir ekosistem var. Fakat bu ekosistem denen şey, ortamdan çıkarıldığı zaman geriye bozulmayan, üretildikten uzun zaman sonra hala sağlam kalan dayanıklı tüketim malları ortaya çıkıyor.
Oysa biz ekolojik döngünün bir parçası olarak, o ekosistemin içerisinde bir halka olarak besleniyorduk. Dolayısıyla artık karnımız doysa da, yeteri kadar beslenemiyoruz. Yediklerimizden alamadığımız vitamin ve mineral gibi maddeleri gıda takviyeleri formunda almamız da bunun en büyük kanıtıdır. Yine, son yüzyıllarda değişen omega 3 ve omega 6 oranımız bunun en büyük kanıtıdır.
Besin maddeleri bir tüketim maddeleri değildir. Besin maddeleri içerdikleri yaşam kaynağı ile bizlere yaşam vermektedir. Onları bir tüketim maddesi olarak görmek yapılan büyük bir hatadır. Mesela, süt içiyorsak; onun içerisindeki mikrobiyat için içiyoruz. O mikrobiyat sütün içindeyse süt gerçek bir süttür. O mikrobiyat sütün içindeyse de o süt kısa süre içerisinde bozulur. Günlerce, haftalarca doğal mikrobiyatına sahip bir sütü saklayamazsınız.
Bu yüzden beslenmenizde aşağıdaki noktaların hepsini sorgulamalısınız. Bu sorgulamalardan bir tanesi bile şifa olacak bir besin kaynağını bir zehire dönüştürebilir.
Tavsiyem;
Direkt bildiğiniz üreticilerden alışveriş yapın,
Her köy ürünü organik ya da iyi değildir, bunları değerlendirecek bilgi sahibi olun,
Üreticinin nasıl ürettiğini öğrenin, Dışarıda yemek yemeğe mesafeli olun.
Besin Maddelerini Değerlendirirken Şu Noktalara Dikkat Edilmeli
Tarım Ürünleri’nde
Tohum
Toprak
Üretim Tekniği
Üretim Zamanı, Mevsimi
Üretim Bölgesi
Kullanılan Zirai Zehirler
Toplama ve Depolama
Nasıl işlendiği
Paketleme
Taşınması
Depolaması
Hayvansal Ürünlerde
Hayvanın Cinsi
Hayvanın Ataları
Hayvanın Yetiştiği Bölge
Hayvanın Beslenme Şekli
Hayvanın Beslendiği Gıdalar
Hayvanın Hastalıkları
Hayvanın kullandığı ilaçlar
Üretim zamanı, Mevsimi
Gıda Maddesine Dönüşme İşlemleri
Muhafaza Edilme Şekli
Taşınması
Depolanması
Yemek Yaparken
Pişirme Tekniği
Pişirilen Kapların Cinsi
Pişirme Süresi
Pişirme Isısı
Muhafaza Edilme Şekli
Mesela, dünyanın en iyi yerinde, en iyi ağaçlarından en iyi zeytinleri toplandı ve dünyanın en iyi teknikleriyle en güzel şekilde zeytinyağı üretildi. En güzel taşıma sistemiyle evinize geldi. Siz o yağı evinizde yanlış şekilde muhafaza ediyorsanız, yağın tüm özelliği kaybolacaktır.
Sadece zeytinyağında değil tüm ürünlerde bu bahsettiğim aşamaların hepsi oldukça önemlidir.
İkinci bir örnek verecek olursam, sosyal medyada oldukça fazla gördüğüm soğuk zincir ile dükkanlara gelen ayran, yoğurt gibi süt ürünleri dükkanlar açılmadan önce kapı önünde bekletiliyor. Alın size yapılan bir yanlışlık daha. Demek ki o ayranlar ekşimiyorsa içerisinde ekolojik hiç bir oluşum yoktur. Bize de doymaktan başka bir şey vermez.
Yiyecekler içerdikleri organik maddelerle bize şifa olurlar.
Comments