Pandemiden önceki yazdı sanıyorum... 2019 yazında Kaş'ta Küçükçakıl olarak adlandırılan plajda küçük bir tatil yaparken karar vermiştim "yüzmeliyim bu parkuru" diye....
Araya giren pandemi süreci, iş hayatının getirdikleri derken ancak 2023 yazına kısmet oldu başvuru sürecim. Çok sevdiğim bir abimin paylaştığı bir video ve bu parkur ile ilgili daha önce ayaküstü yapmış olduğumuz konuşmanın etkisiyle yapılan bir başvuruydu. Çünkü aynı zamanda yoğun iş hayatı içerisinde ciddi bir antrenman temposunun içerisine girmek demekti...
Yarış tarihi yaklaşmadan antrenmanlara odaklanmak, antrenmana gidebilme motivasyonu gerçekten çok zayıf. "Yarışa 2 ay kaldı" diye düşündüğünde ayrı heyecan basıyor "yarışa 8 hafta kaldı" diye düşündüğünde apayrı heyecan basıyor. Şu an yazarken bile heyecan basıyor. Şöyle hesaplar yapıyorsunuz; " hani geçen sene İstanbul Boğazı'nda yüzdüm yaaaaaa... İşte onun tam iki katı🥶🥶"... ya da "hani Heybeliada'dan Burgazada'ya yüzdük ya zamanında sürekli... İşte 2-3 defa Burgaz'a git-gel" gibi hesaplar yapmaya başlıyorsunuz. Hepsi ayrı kalp çarpıntısı ile bitiyor.
İşte tam bu hazırlık sürecinde (özellikle MEİS-KAŞ yarışı için) hayatın getirdiklerine inat antrenman yapmaya devam edecek motivasyon kaynağı ya bir takımınız ya da bir EKÜRİ'niz olmalı. Tüm yarışa hazırlık, yarışa gidiş, yarış günü ve yarış sonrası bu takım ya da ekürinizle birlikte hareket etmek müthiş bir motivasyon kaynağı.
Antrenman adedi, süresi, mesafeleri, kondisyonu, güçlenmesi kişiden kişiye farklılık göstereceği için nasıl bir antrenman yapılması gerektiğine dair oturup ahkam kesmek mümkün değil. Buraya dair değinmek istediğim en önemli husus kişinin kendini ve bedenini tanıması. Antrenmanlarda, daha önce katıldığınız yarışlarda yüzdüğünüz mesafe, yüzme süresi ile vücudunuzun size verdiği mesajı doğru anlayıp, algılayıp, yorumlayıp ona göre hazırlanmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Hangi antrenmanda vücudumuzun hangi bölümünün bize hangi tepkiyi verdiğini (olumlu ya da olumsuz), hangi yönlerimizin eksik olduğunu, hatalı olduğunu anlayarak, bu konuda farkındalık yaratarak eksikliklerin tamamlanması gerektiğine inanıyorum. Geri kalan tüm teknik konular, yönlendirmeler konusunda uzmanların (Taha Engin ve çok kıymetli ekibinin) elinde.
Bu farkındalıkla hazırlandığım yarışın sonunda vücudumun bana verdiği tepki ve mesajlardan bu süreçteki eksiklikleri görme fırsatım oldu. Yarış sonrası (bizim ekip dahil) birçok kişiden "çok rahat yüzdüm" gibi ifadeler duydum. Hava ve deniz şartları özelinde bu yorumlara %100 katılıyorum. Ama sıfır rüzgar ve akıntı şartlarında (kerterizi çok doğru aldığımız varsayımında NŞA:)) katkısız/katıksız tüm bedenimizle 7.2 K yüzdük. Bu kısımda omuz ve sırt kısmımım son 1 kilometrelik mesafede çok şiştiğini/kasıldığını ve bu gerginliği azaltmak için ara ara sırt ya da kurbağalamaya döndüğümü hatırlıyorum. Bu da benim için bir mesajdı. Bir sonraki yarışta ne yapabilirim diye düşündüm. Bu kısımda bahsettiğim farkındalık bu aslında. Belki de tüm hazırlık-yarış-yarış sonrası süreçte kendimle başbaşa olduğum tek bölümdü.
Yarışa dokümantasyon ve ekipman olarak hazırlanmak kesinlikle yukarıda bahsettiğim gibi TAKIM ve/veya EKÜRİ işi. Başvuru takvimi takip et, başvuruyu yap, dokümanları yükle standart her yarışta olan prosedür. Amaaaaaa. Meis-kaş öyle mi!!!!!!! Pasaport, vize, yurtdışı çıkış pulu derken bu işin TAKIMSIZ ve/veya EKÜRİ'siz olmayacayı kanaatine varmış bulunmaktayım. Yarış sabahı saat 6:00'da gümrük kapısında mobil aplikasyondan altında mayo belinde şişmiş turuncu balonla yurt dışı çıkış harcı ödemeye çalışanları gördü bu gözler:)))).
Bu evrak prosedürünün birde ekipman boyutu var. Mutlak ihtiyaç duyulan bir ekipmanın unutmama ihtimali olmayan bir yarış. O yüzden TAKIM ve EKÜRİ işi bu yarış. Güneş kremi, pişik kremi (olmazsa olmaz:)), deniz balonu, enerji jeli, su, elektronik bileklik, akıllı saat, bone derken beynin 3/4'ü çalışmaz hale geliyor:)) Bu gözler;
- Elektronik kelepçeyi (Çip) yarıştan bir gün önceden kaybolmasın diye ayağına takanları,
- Yarış sabahı elektronik kelepçesini otelde unuttuğu için gümrük kapısından Andifli bayırının tepesindeki otele parmak arası terlikle depar atanları gördü:)🙈🤫 o yüzden bu yarış TAKIM ve/veya EKÜRİ işi.
Yarıştan önceki gün ve yarış günü heyacanı diye bir garabet durum var. Kaş'a gelmişsin, kafalarda yapılmak, yenilmek ve içilmek istenenlerle yarış psikolojisi ile yenilenlerle içilenler arasındaki garabet durum. Aman güneşte durma (iç sesin 'E Kaş'a geldik ama yaaa" diyor), kahve içme, ağır yeme derken önünden geçen tabaklara iç geçirerek bakıyorsun... işte tam bu aşamada seni dizginleyecek TAKIM ve/veya EKÜRİ işi bu yarış.
Bir gece önce erkenden yatağa gitmek gerektiğini biliyorsun ama hiç uykun yok. Uyumak için her yolu deniyorsun yine olmuyor. Heyecan bir taraftan, "E Kaş'a geldik ama yaaa" diyen iç ses bir taraftan, Kaş Cumhuriyet Meydanı'ndaki Demet Akalın konseri 🤦♂️diğer taraftan.... Şartlar ne olursa o parkur yüzülecek....
Yarış sabah kaçta kalkmalıyım,
Kalktığımda ilk ne yapmalıyım,
Kahvaltıda ne yemeliyim/ne yememeliyim,
Kalktığım saatten suya girene kadar ne kadar su içmeliyim,
Çok su içersem sonrası ne olacak....
Kafada deli sorularla yarış sabahı kalkıyorsunuz. Tüm bu soruların cevabı da yine FARKINDALIK. herkes kendi vücudunu tanımalı ve ona göre hareket etmeli. Sabah uyandığım saatten suya atladığım ana kadar çok ciddi bir su tüketimim vardı. Yarış süresincede hiç su molası vermeden yüzmeme yetti. Yarışa başlamadan önceki en önemli kısım pişik ve güneş kremi... Yüzücü kollarının dahi sırtta ulaşamadığı noktalar mevcut. Tamda bu sebeple TAKIM ve/veya EKÜRİ işi bu yarış...
Yarışın ilk 1.6 K'lık kısmı MEİS'ten çıkış, start noktasından yaklaşık 2,6 K sonra Türk Kara Suları'na giriyorsunuz. İlk 1,6K'dan sonraki kısım biraz daha açık deniz koşulları. Hava ve deniz etkisinin (deniz ve hava şartlarının daha ağır olması halinde) en fazla hissedilebileceği kısım burada başlıyor. Türk Kara Suları'na girdikten sonra Sahil Güvenlik botlarından önce AHTABOT'un (Ahtabot: Yüzme İdman Yurdu'nun Kanosu) üzerinde EKÜRİ'leri görmek gerçekten paha biçilemez...Yarışın son kulaçlarında (omuz ve sırtımın tamamen şiştiğini daha önce belirtmiştim burada ayrıca değinmiyorum) 2 saati aşkın süre sürekli sağ taraftan nefes alabilen bir yüzücü olarak beynimin yarısını açık denizde bırakmışken merdivenin başına gelip durup öylece halkı selamladığımı hayal meyal hatırlıyorum. Yarışın merdivenleri çıktıktan sonra bittiğini ELİF ÇAĞLA'nın DOĞUKAAAAAAAAAAAN diye çığlık atmasıyla anladım. Dediğim gibi TAKIM ve/veya EKÜRİ işi bu yarış.
Sanırım en güzel kısmı da yarış sonrası....
-Yarışı bitirdiğin iskeleden tüm takım olarak suya KEYFİNE atlamak,
-Takım halinde keyifli bir akşam sofrasına kurulmak ve daha niceleri...
Çok özel teşekkür yarış kaydı yapmadığı halde bizlere desteğe gelen arkadaşlarıma Elif Çağla TEKİN👏👏👏 Berker Başoğlu👏👏👏 Yusuf Sami YILMAZ👏👏👏 3K, 5K, 7K, 10K..... Mesafeler uzadıkça sadece gözümüzde büyütüyoruz. Öz farkındalığımızı yaratıp, vücudumuzu tanıyarak hazırlandığımız hangi yarış olursa olsun bitirmeme imkanımız yok. Katılamak isteyen ama gözünde büyüten herkese şiddetle tavsiye ediyorum... NOT: Kayıt yaptırmama vesile olduğundan habersiz o çok sevdiğim abimin yarışın hemen bitiminde bana attığı mesajı sizinle paylaşıyorum❤ "Meis-kas yarışında gösterdiğin başarıdan dolayı seni tebrik ediyorum ASLANIM, maşallah ve daha nicelerine inşallah.. Ben malum maliyeti dolayısıyla gelemedim, çok şükür ki sen HEYBELİADA yi temsil ettin..SAĞOL-VAROL.."
Master Yüzücü
Doğukan Ünüvar
(Sosyal Medya kullanmıyor)
Çok çok iyi, güzel bir yazı olmuş. Çok keyifle okudum. Bravo 👏 valla üsta.